İçeriğe geç

Iğranmak ne demek ?

Iğranmak: Tarihsel Bir Kavramın Dönüşümü

Bir tarihçi olarak, geçmişin izlerini sürmek, bugüne nasıl taşındığını anlamak her zaman ilginç olmuştur. Birçok kelime zaman içinde evrimleşir, anlamını kaybeder ya da toplumsal yapılarla birlikte değişir. “Iğranmak” kelimesi de bu tür dönüşümleri yaşayan kelimelerden biridir. Peki, geçmişte ve bugün ıgranmaktan ne anlamalıyız? Hangi toplumsal değişimler bu kelimenin anlamını dönüştürdü?

Iğranmak Nedir?

“Iğranmak,” dilimize Osmanlı döneminden geçmiş eski bir kelimedir. Eski Türkçede “ıgramak” fiili, bir şeyden ya da bir kişiden tiksinme, iğrenme anlamına geliyordu. TDK’ye göre, ıgranmaktan yani iğrenmekten daha fazla bir içsel itici güç vardır. Iğranmak, sadece bir şeyden tiksinmekle kalmaz; aynı zamanda bir tür duygusal ve psikolojik uzaklaşma hali olarak da tanımlanabilir. Bugün, insanlar arasında yoğun bir “iğrenme” hissiyatı yaşanıyorsa, bu genellikle bireyin çevresindeki sosyal ya da kültürel bir bozulmayı ya da alışılmadık bir durumu ifade eder.

Bu kelimenin bugüne dek geçirdiği evrim, toplumsal bağlamlarla doğrudan ilişkilidir. Tarihsel süreç içinde toplumsal yapılar ve değerler değiştikçe, bireylerin hissettikleri duygular da dönüşüm geçirmiştir. Bu yazı, ıgranmaktan ne anladığımızı tarihsel kırılma noktaları ve toplumsal dönüşümlerle ele alacak.

Geçmişte Iğranmak: Toplumsal Normların Katılığı

Osmanlı dönemi ve erken Cumhuriyet yıllarında, toplumun normları oldukça katıydı. İğrenme duygusu da genellikle ahlaki ya da dini normların ihlaliyle ilişkilendirilirdi. Bir toplumda normlara uymayan, geleneksel değerlerle örtüşmeyen her şey “ıgranmaya” yol açabilirdi. Örneğin, eski zamanlarda bir kişinin başkalarının özel alanına müdahale etmesi, diline ya da davranışlarına dikkat etmemesi, toplumsal ahlaka aykırı görülürdü ve bu tür davranışlar iğrenmeye neden olurdu.

Osmanlı’dan günümüze gelen bu ahlaki hassasiyet, toplumların değişen sosyal yapılarıyla birlikte evrilmiştir. Ancak ıgranmaktan doğan psikolojik tepkilerin temelleri hala benzer şekilde “toplumsal ahlak”la ilişkilendirilir. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çeşitli duygusal tepkiler oluşturur.

Sanayi Devrimi ve Toplumsal Dönüşüm: İğrenme Anlayışındaki Değişim

Sanayi devrimi, toplumların yapısında büyük değişimlere yol açtı. İnsanlar köylerden şehirlere göç etti, fabrikalar arttı, çalışma koşulları zorlaştı ve yaşam alanları küçüldü. Bu değişim, birçok insanın çevreye, koşullara ve toplumdaki diğer bireylere karşı duygusal tepkilerini değiştirdi. Yüksek yoğunluktaki yaşam koşulları, kirli fabrikalar, yetersiz hijyen gibi unsurlar, insanların çevresindeki şeylere duyduğu “iğrenme” duygusunu körükledi.

Sanayi devrimiyle birlikte, toplumsal normlar da değişti. Artık bireyler, geleneksel köy hayatından uzaklaşıp, şehirdeki kalabalık ve kaotik hayata adapte oluyorlardı. Bu büyük toplumsal dönüşüm, sosyal ve kültürel alandaki iğrenme algısını dönüştürdü. Birçok insan, daha önce kabul edilebilen doğal yaşantıyı, şehirdeki kirlilik ve hastalıklarla birlikte iğrenç buldu.

Modern Dönemde Iğranmak: Kültürel ve Psikolojik Faktörler

Bugün, ıgranmaktan daha çok psikolojik ve kültürel bir bağlamda bahsedebiliriz. Modern toplumda, medya ve kültür endüstrisinin etkisiyle, “iğrenç” olarak kabul edilen birçok şey standart hale gelmiş, bazı tabular yıkılmıştır. 21. yüzyılda, özellikle küreselleşme ve sosyal medya aracılığıyla kültürel normlar hızla değişiyor ve bir zamanlar iğrenç bulunan bazı davranışlar daha yaygın hale geliyor.

Bireylerin ıgranmaya dair tepkileri artık daha karmaşık hale gelmiştir. Sosyal medya üzerinden yayılan çeşitli içerikler, toplumsal normların değişmesine ve yeni tabuların oluşmasına yol açmaktadır. İnsanlar, internet üzerinden gördükleri bazı videolar veya paylaşımlar nedeniyle derin bir iğrenme duygusu yaşayabiliyor. Örneğin, sosyal medyada paylaşılan travmatik görüntüler, bazı bireylerde yoğun bir iğrenme ve tiksinme duygusu uyandırabilir.

Kültürel bağlamda, farklı toplumlar farklı şeylere iğrenme duygusu beslerler. Batı toplumlarında hijyen ve kişisel temizlik çok önemliyken, bazı Asya toplumlarında gıda tüketimi ve yemek alışkanlıkları daha geniş bir toleransa sahip olabilir. Bu farklılıklar, toplumsal normların ne kadar değişken ve bağlama göre şekillendiğini gösterir.

Sonuç: Geçmişten Bugüne Iğranmak ve Toplumsal Refleksiyon

Iğranmak, aslında sadece bir kelime değil, insanın toplumsal yapılarla, değerlerle ve çevreyle olan ilişkisini yansıtan önemli bir duygusal deneyimdir. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, sanayi devriminden günümüze kadar, bu kelimenin anlamı, zamanın ruhuna göre şekillenmiştir. Her toplumsal dönüşüm, iğrenme duygusunun şekillenişinde farklı bir rol oynamıştır.

Bugün hala bu duygunun varlığı, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde anlam kazanır. Geçmişte toplumsal normlarla şekillenen iğrenme duygusu, şimdi daha çok kültürel değişimlerle ve medyanın etkisiyle yeni bir boyut kazanmıştır. Bu dönüşümü anlamak, geçmişten bugüne paralellikler kurarak, toplumsal değişimlerin insan ruhundaki yankılarını keşfetmek, insan davranışlarını anlamada bize önemli bir ışık tutabilir.

Belki de bir dahaki sefere çevremizdeki dünyaya bakarken, bu evrimleşmiş duygunun kökenlerine biraz daha dikkat ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
betexper güncel girişsplash